Yeşil, mavi, sarı, gri, turuncu… Altı farklı renk bir araya geldiğinde, iç içe geçmiş bir uyumla bir renk cümbüşü oluşturur. Tıpkı bir ressamın paletinde fırça darbeleriyle can bulan ahenk gibi. Her renk, duyguların yansıması; kimi zaman bir umut, kimi zaman bir keder... Düşünsenize, her şeyin tek bir renkten oluştuğu bir dünya ne kadar da yavan olurdu.
İnsanoğlu yüzyıllardır anlam yüklemiş renklere. Kırmızı öfkeyi anlatmış, mavi huzuru. Sarı neşeyle özdeşleşmiş, gri karamsarlıkla… Renkler, yalnızca gözle görülmez; hislerle, anılarla, çağrışımlarla da yaşanır.
Bu renkler, hastane koridorlarında bambaşka bir dile bürünür. Orada sarı, mavi, yeşil, gri ve kırmızı sadece ton değildir; bir anlamdır, bir yöndür, bir acı... Renkli şeritler, koridor zemininde; hayatla ölüm arasındaki çizgiler gibi adeta. Biri sağa, biri sola; biri acil müdahale odasına, biri yoğun bakıma, biri tomografiye, biri çıkışa yönlendirir.
Koridorlar; kimi endişeli, kimi umutsuz, kimi sabırsız… Sedyeler, tekerlekli sandalyeler, insanlar... Her köşede bir hikâye, her şeritte sessizlik çığlığa dönüşür. Acı, hüzün ve feryatlar yankılanır duvarlarda.
Hastane koridorları, rengin en çok anlam kazandığı yerdir belki de. Çünkü orada renkler sadece bir estetik değil, yaşamın ta kendisidir.
Yorumunuz için teşekkür ederim.
Allah'ım kimseyi hastalıkla sınamasın (Amin)
YanıtlaSilBu arada Blog Forum'da çekiliş var sizleri de davet ediyorum. Katılımlarınızı beklerim. :)