İstanbul'un o bildik telaşı, kalabalıklar Sirkeci'den Eminönü'ne doğru insan seli yaratırcasına hareket ediyordu. Her zamanki gibi herkesin bir acelesi, bir yerlere yetişme telaşı vardı. Kalabalığın içindeydim fakat benim bir telaşım yoktu, belki insan selini, belki trafiği düşünüyordum ta ki yaya geçidinin kenarında yere çömelmiş o adamı görene kadar. Elinde sigarası, bakışları sanki tüm bu koşuşturmaların ötesindeydi.
Adam yere çömelmiş, omuzları düşmüş, bakışları uzaklara dalmış vaziyette elindeki sigaradan derin bir nefes çekti ve dumanını uzaklara bıraktı. O duman sanki içindeki bütün ağır dertleri taşıyor gibi yavaş yavaş yukarı doğru, göğe yükseldi. O sigara sanki onun son neşesiydi. Sanki her nefes bir veda, her duman saklı olan şeyleri unutma çabasıydı. Hemen arkasında bank olmasına rağmen o soğuk zemini seçmişti.
Yanından yüzlerce insan geçiyordu. İşine yetişenler, telefonuna gömülenler, trafik ışıklarına odaklanmış insanlar, turistler... Hiçbiri durup ona bakmadı. Sanki orada yoktu. Herkes kendi dünyasının içinde, kendi dertlerinin peşindeydi. O adamın neden yere çömeldiği, ne düşündüğü, ne yaşadığı kimsenin umurunda değildi.
"Abi hayırdır, neyin var?" diye sordum. Arkada bank var, orada otur istersen"
Cevabı "Karışma. Böyle iyiyim. Sağ ol"
"Bırakın beni," diyordu sanki. "Kendi yalnızlığımla baş başa bırakın beni"
Onun için arkadaki bank değeri olmayan bir nesneydi belki de. Belki de çömeldiği kaldırım taşı ona kendi yalnızlığının sınırlarının çiziyordu. Belki de o an kendi yalnızlığı, çaresizliği, düşünceleri ile baş başa kalmak istiyordu. O adam, aslında tüm bu insanların içinde, kendi yalnızlığının kalesini kurmuştu. İnsanlar onu görmüyordu çünkü görmek istemiyorlardı. Görmek, durmak demekti. Durmak, sorgulamak demekti. Ve kimse, bu akıp giden hayatın içinde durup sorgulamak istemiyordu.
Tıpkı Özdemir Asaf'ın Yalnızlık şiirinde olduğu gibi...
Hep yeniden başlayan..
Dışından anlaşılmaz.
Kovdukça kovalayan..
Paylaşılmaz.
Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
Uzaklaştım ama aklım onda kaldı. Geri dönüp baktığımda hala aynı pozisyondaydı. Etrafındaki dünya hızlı akıp giderken, o kendi durağan anında kalmak istiyordu.
Siz de bu konu hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşmak ister misiniz? Yorum bölümümüz, fikir alışverişinde bulunabileceğiniz, sorular sorabileceğiniz ve farklı bakış açılarını keşfedebileceğiniz bir platform.
Yorumlarınız, içeriğimizi zenginleştirdiği gibi, diğer okuyucular için de değerli bir kaynak oluşturuyor. Katkılarınızla birlikte daha dinamik ve etkileşimli bir topluluk oluşturacağımıza inanıyorum.
Düşüncelerinizi duymak için sabırsızlanıyorum!