Her yıl olduğu gibi, bu yaz tatili için de masrafsız bir kaçış planı peşindeydim. Ekonomik tatiller, benim gibi düşünen birçok kişinin favorisi sanırım. Bu sene şans yüzüme güldü.
22 Haziran'ı 23 Haziran'a bağlayan gece, içimde coşkun bir nehir gibi heyecanla yola koyuldum. Zihnimde, Kemalettin Kamu'nun "Akdeniz'den Geçerken" şiirinin dizeleri yankılanıyordu: "Suları pırıl pırıl, rüzgarı mis kokulu..." Ve sonra, Sunay Akın'ın o dokunaklı fısıltısı: "Bir an önce görülsün diye Akdeniz / Toroslarda ağaçlar hep çocuk kalır." Bu dizeler, yolculuğuma adeta ilahi bir melodi katıyordu.
Yaklaşık yedi saat süren bir yolculuk sonrası ilk durağım Döşemealtı oldu. Burada kısa bir mola verip soluklandıktan sonra, asıl hedefim olan Adrasan'a doğru yola devam ettim.
Adrasan'da konaklayacağımız yazlıkla ilgili verilen ön bilgiler, yolculuğumu daha da heyecanlı hale getirmişti: Havuz, her odada klima olması ve orman içinde konumlanması, kulağa rüya gibi geliyordu. Şimdi tek yapmam gereken, bu güzellikleri yerinde görmekti.
Kıvrım kıvrım uzanan yollar, bir yandan denizin mavisini, bir yandan da ormanın yeşili... 1.5 saat süren keyifli bir yolculuktan sonra, dağların arasına gizlenmiş konaklama yerime vardım.
Rengarenk çiçeklerle bezenmiş bir kapı ve koridordan geçerek yazlığa giriş yaptım. Her bir köşede beni bekleyen güzellikleri düşündükçe içimi tatlı bir heyecan sardı. Adrasan'ın bu saklı cennetinde geçireceğim günlerin ilk sinyalleri, burnuma gelen çiçek kokuları ve göz alabildiğine uzanan yeşilliklerle kendini belli etmeye başlamıştı.
Adrasan benim için aslında yabancı bir yer değildi. Daha önce kısa süreli de olsa tekne turu için gelmiştim, ancak bu sefer durum çok farklı olacaktı. Birkaç günümü bu şirin kasabada geçirecek, gündüzünü, akşamını ve hatta gecesini ilk defa yaşayacaktım. Adrasan'ın o eşsiz atmosferini solumak, yerel yaşamına tanıklık etmek ve her anının tadını çıkarmak için sabırsızlanıyordum. Bu durum tam anlamıyla bir Adrasan deneyimi olacaktı.
Adrasan, Antalya’nın Kumluca ilçesine bağlı, doğayla iç içe şirin bir kasaba. Sit alanı olması nedeniyle büyük otel komplekslerinin kurulumuna izin verilmiyor, bu da sahilinin sakin ve bakir kalmasını sağlıyor. Antalya merkeze yaklaşık 95 kilometre uzaklıkta yer alıyor ve bu özelliğiyle hem kolay ulaşılabilir hem de huzurlu bir kaçış noktası sunuyor.
Adrasan'a ulaştığımda, rengarenk çiçeklerle bezenmiş yazlığın kapısından içeri girdiğimde içimi saran heyecan, ne yazık ki kısa sürdü. Yazlığın havuzunu boş şekilde görünce ilk hayal kırıklığına uğramış oldum. Üstelik, yaklaşık 1.5 km uzaklıktaki dağdan borularla gelen suyun iki günde havuzu dolduracağı bilgisi de, bu hayal kırıklığımı iyice pekiştirdi. Tatilin ilk gününden itibaren yüzme hayalimiz, suya düşmüş oldu.
Hayal kırıklığını üzerimden atmak çok da zor olmadı. Zira içimdeki deniz sevdası ile paralel Adrasan sahiline ulaşmak tek hedefimdi.
Yazlıktan 1.5 kilometrelik bir yolculuk bizi bekliyordu. Bilinmeze doğru atılan her adımda, içimde yeni bir heyecan yeşeriyordu. Bakalım Adrasan sahili, beklentilerimi karşılayabilecek miydi? Bu kısa ama merak dolu yolculuk, yeni bir maceranın başlangıcıydı.
#Adrasan #YazTatili #EkonomikTatil #TürkiyeGezileri #SeyahatBlogu #Doğaİleİçİçe #SaklıCennetler #Antalya #GezginNotları #KişiselBlog
Yazının devamı için tıklayınız.
Siz de bu konu hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşmak ister misiniz? Yorum bölümümüz, fikir alışverişinde bulunabileceğiniz, sorular sorabileceğiniz ve farklı bakış açılarını keşfedebileceğiniz bir platform.
Yorumlarınız, içeriğimizi zenginleştirdiği gibi, diğer okuyucular için de değerli bir kaynak oluşturuyor. Katkılarınızla birlikte daha dinamik ve etkileşimli bir topluluk oluşturacağımıza inanıyorum.
Düşüncelerinizi duymak için sabırsızlanıyorum!