Fotoğraf: Rıza Aksoy
Bir tanesi manzara karşısındaki şaşkınlığını ifade ediyor : "Şu karşıdaki geminin duruşu, denizin sonsuz maviliğiyle birleşince... Sanki usta bir ressamın kaleminden çıkmış tabloya bakıyorsun! Hele o uzaktaki dağ silüeti, insanın ruhuna nasıl da işliyor."
Diğeri denizden bahsediyor: "Dalgaların kıyıya vuruşundaki o ritim... Bazen ne kadar sakin, bazen nasıl coşkulu oluyor. Ve her anındaki duygu geçişleri... Her biri ayrı bir hikaye anlatıyor."
Bir diğeri, yeni boyalı olanı, insana dair bir tartışma başlatıyor. Özellikle de sabah saatlerindeki kalabalıkla akşam sefası yapanlar arasındaki tezatlıklarından dem vuruyor .
"Sabahçılar var ya," diye yüksek sesle haykırıyor en tecrübeli sandalye, "biraz burunları havada oluyor sanki. Koşu yapanlar, 'sağlıklı yaşam' dan söz edenler, hızlı adımlarla yürüyüşe çıkanlar... Gözlerinde bir acelecilik, bir 'halletmem gerekenler var' telaşı. Güneş kremlerini sürmeyi, kitaplarını açmayı bile bir görev gibi yapıyorlar sanki."
Sandalyeler arasında hafif bir kıkırdama sesi yükseliyor. "Ama akşamcılar başka!" diye devam ediyor en yaşlısı. "Onlar, güneşi batırmaya, denizin serinliğine kendilerini bırakmaya geliyorlar. Çakır keyifler... Gözlerinde bir parıltı, dillerinde tatlı bir şakalaşma. Günün yorgunluğunu, telaşını denize bırakıp, kahkahalarla anı yaşıyorlar. Belki bir kadeh rakı, belki demli bir çay... Ne olursa olsun, onların sohbetleri daha samimi, daha içten."
Sabahın o dinginliğinde, henüz günün tüm enerjisini kaybetmemiş, "bugün ne getirecek?" diye bekleyen insanlarla; akşamın alacakaranlığında, günün yükünü atmış, yorgun ama mutlu yüzlerle sahile vuranlar arasındaki bu tezat, sandalyelerin en çok konuştuğu konular gibi görünüyor.
Belki de bu sandalyeler, her gelen insana sessizce bir şeyler fısıldıyorlar: "Dur bir an, bu güzelliği içine çek. Ne sabahın telaşına kapıl, ne de akşamın rehavetine teslim ol. Sadece var ol. Denizin sesini dinle, rüzgarı hisset, manzaranın büyüsüne kendini bırak."
Çiftlikköy sahili, aslında sadece bir kumsal değil. Hayatın farklı ritimlerinin, farklı ruh hallerinin buluşma noktası. Ve o beyaz sandalyeler, tüm bu diyaloglara tanıklık eden, bize "anı yaşamayı" fısıldayan dostlar... Eğer Çiftlikköy sahiline yolunuz düşerse, o sandalyelere bir selam verin. Kim bilir, belki de onların fısıltılarını siz de duyarsınız
Siz de bu konu hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşmak ister misiniz? Yorum bölümümüz, fikir alışverişinde bulunabileceğiniz, sorular sorabileceğiniz ve farklı bakış açılarını keşfedebileceğiniz bir platform.
Yorumlarınız, içeriğimizi zenginleştirdiği gibi, diğer okuyucular için de değerli bir kaynak oluşturuyor. Katkılarınızla birlikte daha dinamik ve etkileşimli bir topluluk oluşturacağımıza inanıyorum.
Düşüncelerinizi duymak için sabırsızlanıyorum!