“Siyah boya bitmiş” diye söylendi.
Daha yetiştirmesi gereken bir kaç ayakkabı daha vardı. Boyanacak ayakkabıların rengi de siyahtı. “Talihime tüküreyim” diye kendine lanet okudu.
Kasabanın en işlek caddesinde ekmeğinin peşine koşan boyacı Ali her zaman ki gibi durduğu noktada dünyayı boyar gibi, yarınını boyar gibi, en önemlisi yaşamını boyar gibi alın teri döküyordu.
Bazen iki elini çenesine götürür, yanındaki yıllara meydan okuyan çınara bakar ve uyanmak istemediği bir rüyaya dalmak isterdi.
Dalardı da fakat sonunda tekrar gerçekliğe dönmek istemese de…
Daldığı rüyalarında; bazı zamanlar sandığına biner, gerisin geriye bıraktığı gökkuşağı ile dünyayı yedi renge boyardı.
Severdi Ali boya sandığını, dünyanın yükünü omzuna alır gibi taşırdı onu ama ona ağır gelmezdi..
Yine bir gün caddede oturmuştu yine aynı hayal aleminde. Bir elinde ayakkabı, bir elinde boya ve boya sandığı.
….
Göynük – 2009
Siz de bu konu hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşmak ister misiniz? Yorum bölümümüz, fikir alışverişinde bulunabileceğiniz, sorular sorabileceğiniz ve farklı bakış açılarını keşfedebileceğiniz bir platform.
Yorumlarınız, içeriğimizi zenginleştirdiği gibi, diğer okuyucular için de değerli bir kaynak oluşturuyor. Katkılarınızla birlikte daha dinamik ve etkileşimli bir topluluk oluşturacağımıza inanıyorum.
Düşüncelerinizi duymak için sabırsızlanıyorum!